Kiminizin umrumda olmasa da, kiminiz korkunuzdan dile getirmesiniz de ya da kiminiz ne olduğunu bile bilmeseniz de TOPLUMSAL CİNSİYET diye bir kavramın varolduğu yadsınamaz.
Toplumun kadın ve erkek üzerine yaşanmışlıklardan yüklediği anlamın cinsiyet bazlısıdır toplumsal cinsiyet. Daha da samimi bir dille söylemem gerekirse eğer; hani kadınlığını bilsin, erkekliğini bilsin, küte küt laflarımız var ya.. görüp edinip şak diye üzerilerimize yapıştırdığımız, onların dünyasından bahsediyorum işte. Kadına kadınlığını kendisi değil de bizim yüklemeye çalıştığımız dünya aynı şekilde erkeklere de.. Cins üzerinden Erkeklik! diye ağır bir itham geliştirip, bir de üzerine ağır anlamlar yükleyip erkekleri ADAM, ERK sıfatlarını giymeye zorladık bizler.. Karısını dövmesine, toplum içinde küçücük eleştirildiğinde bile yakıp yıkmasına, kıskançlığından kızını, karısını eve ve kendisine bağlamasına hatta adeta hapsetmesine erkeklik dedik. Evini, karısını koruyana yiğit adam dedik. Yiğit! Bir de bunu övünülecek bir malzeme gibi sunduk aynen böyle sonra da neden böyleler dedik..
Kadının kadınlığını yaşayamadığı bir dünyaya dönüştürdü işte bu bizi. Kadının kadınlığından utandığı, yaşamayı bırak dile bile getiremediği kadınlığını elinden aldık.. Bunu da isteyerek yaptık zaten.. Sıfatlar belirledik bu sıfatlara yaraşır davranmasını istedik kimisinden de korkmasını.. Hanım kız olsun dedik, cici, uslu, düzgün, doğru(!).. Kaşar, orospu kelimeleri uydurduk ki aman korksun da o sıfatlara yaraşır şeyler yapmasın istedik.. Aradaki uçurumu o kadar açtık ki erkek yaptığında aferim koç dediğimiz cinsellik ( bildiğimiz üremenin tonlarca anlam yüklenmiş boyutu) kadın yaptıgında orospu, kaşar kelimelerine dönüştü.. [Burada bir parantez açmak istiyorum.. Bırakalım da herkesle yatsınlar zihniyetini iğnlemek için.. ]- Cinsellik için kimse kimseden izin almak zorunda değil dahası cinselliğe toplum bu kadar anlam yüklemeseydi eğer küçük kızlar daha cinselliği, kendilerini tam olarak bilmeden cinsellik yaşamak zorunda kalmazlardı.. Zorunda diyorum çünkü hayvanların sokak ortasında anlam yüklemeden yaptığı şu eylemi biz onlara öyle bir şey olarak gösterdik ki kendilerini bununla kanıtlama, varetme çabasına bile girdiler.. Sonrada kızımız kaşar oldu lafları.. Sonra babanın, abinin bu kızı kontrol etme, terbiye(!) etmede kullandığı saygısızlıklar.. Erkek cocuklarını babalarının, dayılarının kerhaneye götürdüğü toplumda aynı baba kızını sevgilisi var diye dövüyor farkında mısınız? Bu öğretiler bu normlar olmasa herkes çığırından çıkardı düşüncesini sorguladığım noktada gördüğüm tek şey, bu kadar anlam yüklenmeseydi bu kadar değerli olmazdı ve değerli olmayan şey göz önünde olmaz, dikkat çekmezdi.. Bu kadar çok çullanılmazdı üzerine..
Kadın kadınlığını -bizim, toplumun belirlediği- erkekte erkekliğini bilmeli dedik hep. Kadına meslekler belirledik, erkeğe olması gereken! profil çizip gösterdik. Kızlar annelerinin izinden gittiği sürece ve oğullarda babalarının ve birçok insan gibi sorgulamadığınız sürece değişmeyecek.. Bu zihniyetin varlığınızı, özgür alanınızı, SİZliğinizi nasıl da sömürdügüne bakın.. Her şeye anlam yükleme ve bu anlamlar doğrultusunda insanları ölçüp tarttıgımız sürece bu ötekileştirme, içten içe yok etme hep varolacak.. Hep yokolacak duygularımız, savunmaya çalışıp toplumun değerleri altında ezilmiş olan hislerimiz, hormonsal arzularımız...