30 Mayıs 2009 Cumartesi

Gelecek

zaman: 5/30/2009 11:11:00 ÖS 0 yorum
Ben yaşayacaklarından korkan bir insanım. Yirmi yaşıma kadar yaşadıklarımı düşünüyor ve gelecek için kaygılanıyorum. İlaçlar alıyorum.. Gençlik enerjimizde bu haldeyken orta yaş bunalımımızda nasıl olacağız kimbilir. Hayatın daha olgunlaştırmış ama daha cok yıpratmış bedenleri olacağız sanırım. Kimimiz hafif çatlak kimimiz ölü. İyi bir şeyler vadedemem artık çünkü beklentilerim daha bu yaşımda köreldi benim. Korkuyorum. Ben ben olacak mıyım. Kim olacağım. Nerede.. Kiminle.. Bu bir gelecek kaygısı. Geleceğimi varedebilmem için olması gereken şey mi yani bu? Nerede bunun olumlu yanları? Gelecekte görebildiklerim sadece sorumluluklardan ibaret. Daha yirmi yaşında hayattan yorulmuş, bıkmış biri için nasıl geçecek bu yıllar.. Yıllar neler getirecek..

28 Mayıs 2009 Perşembe

İnsanlık nereye gidiyor?

zaman: 5/28/2009 10:57:00 ÖS 0 yorum
Evet insanlık nereye gidiyor.. Tecavüzler, işkenceler hat safadayken hapishanelerde, denizlerde balina katliamları yapılırken, fokların derileri yüzülürken nerede bunları yapan insanların vicdanları ve kalpleri. Bunlara seyirci kalıp küfürler etmek insanın içini daha da acıtıyor.. Keşke elimden bir şey gelebilse.. İnsanlara kalp dağıtamam.. Sadece gözyaşlarımı verebiliyorum..
İnsanlıktan nasibini almamış bu insanlar.. Her insan kılığındaki varlık gerçekten insan olamıyor ne yazık ki.. Kınıyorum.. Kınıyorum..
İçimde fırtınalar kopuyor onların canlarının yandığını düşündükçe ve ne kadar tuhaf benimde iki gözüm bir ağızım var onlarında.. Keşke bendeki vicdana da sahip olabilselermiş..
Yazık..

26 Mayıs 2009 Salı

Artık biz

zaman: 5/26/2009 09:09:00 ÖS 0 yorum
Nelerin huzur getirip getirmeyeceğini artık çözemediğimden dolayı, yaptığım eylemlerin bazılarının sonuçları, beklediğim duyguları doğurmuyor bende. Bize böyle söylemedi masallar, çizgi filmler.. Ergenlik sonrasında bir anda gerçek dünyaya fırlatıldık adeta. Frenleyemedik bazen dünyaya düşerken.. Biz hiç böyle ummamıştık. Şimdi zorlu savaşlar arasında kendimizi belli etmeye çalışıyor, adaletsizliğe kimi zaman gögüs geriyor kimi zaman boyun eğiyoruz.. Kırılıyoruz.. İnciniyoruz.. Nasıl da kabullendik her şeyi.. İstemeyerek kimi zaman.. Sustuk pustuk.. Artık daha büyük, daha yaralı, daha nasırlı daha dirençliyiz.. Ve bir o kadar da yorgun..

24 Mayıs 2009 Pazar

Aforizma

zaman: 5/24/2009 01:23:00 ÖS 0 yorum
Derin olduğunu bilen kimse, kolay anlaşılır olmaya çalışır. Kalabalığa derin görünmekten hoşlanan kimse ise anlaşılmaz olmaya çalışır. Kalabalık dibini görmediği her şeyi derin sanır çünkü.


Nietzsche

20 Mayıs 2009 Çarşamba

Yaşamak

zaman: 5/20/2009 11:55:00 ÖS 0 yorum
Yalnızlığına sarıl bu gece. Soğuk hava tenini yalarken sen yalnızlığınla dertleş. Bu gece suskunsun. Belki biraz da yorgun.. Çok şey yaşadın sen.. Çok şey atlattın o kücücük yüreğinle. Dünya sana birkaç beden büyük geldi sanki ama buna aldırmadan devam ediyor hayat işte.. Sana hiç sorulmadı ki ne istediğin aslında. Sen hiç umduklarını yaşamadın ki.. Planlar yapmayı kes o vakit. Nereden bilebilirsin ki geleceği. Kontrol edemediğin şey için endişe duymaktan vazgeç. Yaşamak zorundasın..

15 Mayıs 2009 Cuma

Şimarık

zaman: 5/15/2009 11:37:00 ÖS 0 yorum
Benim en büyük sorunlarımın başında kendime söz geçiremiyor oluşum yatıyor sanırım. Ne kadar içsel baskı yapsam da istemediğim ama zorunda olduğum şeyi yaptıramıyorum kendime. Size de oluyor mu bilmiyorum ama mantığımı bile devre dışı bırakabiliyorum. Bu nasıl bir egodur? Ego mudur? Değilse nedir? Sadece canımın istediklerine odaklı yaşamaya çalışıyorum. Ee haliyle hayal kırıklıklarım da bol oluyor. Küçükken de cok simartıldım sanırım. Bilemiyorum. Canım ne istiyorsa o.

Keyifimin kahyası isterse olur. Kahyasına sormak lazım.

Hayatt

zaman: 5/15/2009 12:52:00 ÖÖ 0 yorum
Bazen benden pes diyesim geliyor. Lakin hayat beni dinlemiyor bile..

Ben şuan mızmızlanırım, bunalırım ama hayat yarın devam eder..

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Bulutlar..

zaman: 5/13/2009 09:55:00 ÖS 0 yorum


Bulutlarla oynuyorum bugün. Her birini şekilden şekile sokuyorum. Şimdi bir zürafa.. şimdi bir kedi.. İstediğim her şeyi üzerlerine giydiriyorum.. Beyaz beyaz.. Pofuduk pofuduklar.. Güneş ışığının hafif renk verdiği uçsuz bucaksız bulutlar... Özgürler.. Koşup zıplamak istiyorum üzerilerine.. O beyaz pamuksuluğun içinde çılgınca dönmek kahkahalar atmak istiyorum. Birinden diğerine atlamak.. Düşmeden.. İstediğim yerlere götürsünler beni rüzgarla dost olanları..


Ah ne güzeldir kim bilir üzerilerinde yatmak.. Dünya denilen yerden uzaklaşmak dünyadayken..






3 Mayıs 2009 Pazar

zaman: 5/03/2009 01:08:00 ÖÖ 0 yorum
Don't try to fix me..

I'm not broken!

hayat

zaman: 5/03/2009 12:56:00 ÖÖ 0 yorum
Ne zaman bırakacağım bu savaşı. Daha ne kadar başkaldırılarımdan dolayı kırbaçlanmalıyım. Hayatın galip geleceğini bile bile.. Sen ne yaparsan yap o sana biçtiği hayatı öyle ya da böyle yaşatıyor..

kendimi dinliyorum.

zaman: 5/03/2009 12:49:00 ÖÖ 0 yorum
Sessizliğe kaçıyorum bu gece. Duvarımın kenarına sinmişim. İçimi dinliyorum. Dışarının sessizliğinde daha cok duyuyorum kendimi. Bölük bölük nefes alıyorum. Küçük hırıltılar var boğazımda şimdi.
Bir şekilde yaşıyorum. Gençliğimden cıkışımın evrelerinin sancılarını yaşıyor bazı neşe veren şeylerle ağrımı hafifletiyorum. Ağrı kesiciler.. Boyun eğmek zorundayım. İsteyip istememe bakmıyor hayat. Bir bir yolluyor engellerini.. Beni güçlendirmek amacı ama ben bütün gücümü onları geçme adına kullanıyorum. Biraz dinlenmeye ihtiyacım var sanırım. Biraz soluklanayım bırak da. Biraz oksijene ihtiyacm var şimdi..

2 Mayıs 2009 Cumartesi

Yabancı

zaman: 5/02/2009 11:05:00 ÖS 0 yorum

Korkuyor musun senden farklı olan her şeyden
korktuğun şey kendi içinde büyüyecek..


Kendine yabancılaşacaksın....

İclal Aydın ın dediği gibi;


Yaşadığım acılar yeni bir ben

yaratmayacaksa ne anlamı var?

melankoli

zaman: 5/02/2009 12:02:00 ÖÖ 0 yorum
Tanrım benim mutlu anlarım yok mu yoksa onları dile getiremiyor muyum? Yoksa ben melankolik duygusunun müdavimi miyim?

Olamaz.

1 Mayıs 2009 Cuma

Çizdiğim manzara

zaman: 5/01/2009 11:29:00 ÖS 0 yorum
Derin bir nefes alıyorum.. Gözlerimi kapatıyor ve pek de yapmadığım şey olan hayal kurmayı gerçekleştirmeye başlıyorum.. Hayal etmek güzel şey. Yoktan varetmek. O an.. İstediğin şeyin önüne geldiği ve her şeyin istediği gibi olduğu yer.. Şimdi kapadım gözlerimi. Hiç bilmediğim bir yerdeyim.. Heyecan barındırıyorum.. Bilmediğim bir yerin keşfinin güzelliği bu. İstediğim bir yer halbuki. Bilmediğim bir yeri yaratıyorum zihnimde.. Belki de biryerlerde gizli kalan yerlerdir.. Yürümek. Başına buyrukca. Belki bir göl kenarı belki bir patika. Pek de önemli değil. O an istediğim yerdeyim ben. Tam da en istediğim yerde ama daha tanımadığım.. Kuş seslerinin ve su sesinin verdiği dinginliği hissediyor gülücükler dağıtıyorum bana çizgi filmleri anımsatan bulutlara. Koşmaya başlıyorum.. Hiç bu kadar özgür hissetmemiştim kendimi halbuki. Güzelliğin sırrı bu da olabilir. Düşünmüyorum. Düşüncelerimin içerisinde cok düşünmemi engelliyorum bu sefer.. Hayallerimin içinde ânı yaşamak benimkisi. İstediğim yerdeyim ve başka bir şey yok. Kahkahalar atıyorum. Delirmişcesine şimdi davranışlarım. Gözetlenmiyorum. Sorun yok. Özgürüm şimdi. Uçsuz bucaksız bir özgürlük yaşıyorum. Gerçek olamayacak kadar güzel.. Aldığım her nefeste ''beni'' hissediyorum. Ben varım. Kimse yok. Hiçbir şey yok istemediğim. Kendimi bile istemediğimde silebilecek denli güçlüyüm şimdi. Tam da istediğim yerdeyim.. Burası benim..

Hangisi

zaman: 5/01/2009 11:25:00 ÖS 0 yorum
Her güne yeni umutlarla başlayıp hayal kırıklıklarıyla kapatıyorum günü.
Her gün aynı monotonluk. Bir değişiklik istiyorum. Ya artık umutla başlamayacak ya da umut ettiklerimi bir şekilde gerçekleştireceğim.. Hangisi?

İç monolog

zaman: 5/01/2009 11:16:00 ÖS 0 yorum
Ruhumun sıkıştığı yerden cıkmasına ne zaman izin veririm daha bilmiyorum. Hala o olgunluk kıvamını yakalayabilmiş değilim ama asiliğimi de bir kenara bırakıyor gibiyim yavaş yavaş. Artık agresiyonumun iplerini biraz da olsa elime aldım. Artık gözyaşlarımı rüzgara savurabiliyorum özgürce. Güçlü olmak zorundaymışım gibi hissetmemek güzel artık. Çünkü olmadığımı biliyorum. Aslında güçlü olduğumu da biliyorum. Bu büyük bir paradox ama üzerinde durmuyorum. Düşündükce içinden cıkılamaz şeyleri düşünmemeyi öğrendim. İçimde büyük paradoxlarla yaşamayı öğrendiğimden beri boyun eğmelerim acımı hafifletmeye başladı. Ateş içinde çırpınmak.. Çırpındıkça daha cok yanacaksam işin sırrı kıpırdamadan durup ateşin yaktığını kabullenmekten geçiyor.. Kıpırdanmıyorum şimdi. Sakinim. Sessizlik ve çığlık şimdiki yaşadığım.. Artık aynı anda iki zıt şeyi barındırabilmenin tuhaflığını da kabul ettim ben. İki uçlu duygular, eylemler.. Artık tuhaf biri olduğumu bile kabul ediyorum. Artık mükemmeliyetçilikten cıkıp gerçekciliğe adım atıyorum.. Belki de mükemmeliyetin gerçekliğini ölçüyorumdur.. Şimdilik mükemmel diye bir şey yok..
 

Katze Copyright © 2012 Design by Antonia Sundrani Vinte e poucos