15 Ocak 2011 Cumartesi

işlevselcilik..

zaman: 1/15/2011 07:15:00 ÖS
Bana lütfen vazgeçemiyorum diyerek gelmeyin. Biliyorum ki insan beslendiği şeyi bırakamaz. Alacağı şey bittiği an en kolay gidebilen yaratıktır aslında insanoğlu. Beslendiği sürece bırakmayacaktır sadece..

-Birileri vardır canını sıkıyordur coğu zaman ve sen "her şeye rağmen ona katlanıyorum ne biliyim" diyorsundur. Sanma ki içindeki merhametten dolayı bu.. Sadece aldığın bir şeyler vardır inan. Vazgeçemediğiniz ama sizi mahfeden, acılarla dolduran sevgilileriniz, sizi sürekli sattığını veyahut anlamadığını düşündüğünüz dostlarınız ve daha birçok yakınıp durduğunuz kişiyi hayatınızdan çıkartamamanızın nedeni yoğun bir iradesizlik değil bir yerlerde onlardan aldığınız bazı tatmin ve gıdalardır. 
Her noktada bir şeyler almayı kestiğiniz, size hiçbir yararı dokunmayan şeyi inanın saniyede bırakabilirsiniz.. Bahsettiğim yarar kelimesi sadece pozitif içerikli değil. *İyi ya da kötü bişeye yarayabilen...  
 Besleniyorsun.. Kimi zaman acısıyla kimi zaman hazıyla.. Bir yerlerde bir işlev gören her duygu, her kişi hayatında varolmaya devam edecek. Vazgeç(e)memek değil seninkisi vazgeçmemek.. Belki de kendine yedirememenin yarattığı ikilemden ötürü eklemişsindir o "e" harfini..  


"Karşındakini kendinde yarattığı duygulardan ötürü seversin."


edit :
bir an düsündüm de sadece insanlar için değil bu nokta. düşünceleriniz, obsesyonlarınız, korkularınız ve rahatsız olduğunuz ama aslında sizi bir şeylerden koruyan, işlevi olan şeyler de dahil bu duruma. Lanet ettiğin bir durum ya da düşüncen; bilinçaltında olmasından korktuğun bir şeyi engellediği için var belkide. Sen bilmiyorsun anlamlandıramıyorsun ama bir yerlerde bir halta yaradığı için barınıyor bedeninde.

1 yorum:

cestlavie on 13 Şubat 2011 23:31 dedi ki...

Evet, aynen oyle, vazgecememek diye bir sey yok. Sadece vazgecmemek var. Yani insanin kendi iradesiyle olabilecek bir sey. Istersin vazgecersin. Bahaneler bulur vazgecmezsin. Vaegecmek istemek, veya istememek.. Hepsi bu.

 

Katze Copyright © 2012 Design by Antonia Sundrani Vinte e poucos