30 Ekim 2008 Perşembe

Paylaşmak

zaman: 10/30/2008 07:51:00 ÖS 0 yorum
Hiç gerçekten yalnızlığı herbir zerrende hissettin mi? Hiç o yalnızlık seni boğmaya başlamadı mı en yalnız kalmak istediğin anlarda bile. Başlamadıysa gerçekten yalnız kalamamışsın demektir. Haydi hayal et bir kere.. Bir pencere aç düşlerinin içersine ve kurmaya başla.. Farzet ki Koskocaman bir vadidesin... İstediğin kadar güzel olsun her yer. Görmediğin güzelliklerle örtülü olsun. Er geç sıkılmaz mısın? Evet bir müddet her şey çekici gelir sana. Hiç kimseye ihtiyaç duymuyormuş gibi hissedeceksin. Sende herkes gibi o gaflete düşeceksin ama zamanla yalnızlık kara bir bulut gibi düşecek o güzel manzarana. Birilerine de göstermek isteyeceksin o güzelliği. Bir çift gülümseyen göz daha olsun diye düşüneceksin. Hiç olmadı mı sana. Hiç cok güzel bir şeyle karşılaştığında yakınındakiyle paylaşmak istemedin mi o anı. Hiç çok güzel bir manzara karşısında ah sevdiğim ya da dostum yanımda olsaydı ne de güzelleşirdi burası demedin mi. Zannetmiyorum. En dertli olduğun zamanlarda bile manzaraya karşı kurduğun çilingir sofrası bile içebilecek dostların olduğunda keyiflendirir seni.. Çakır keyif olmak bile sevdiklerinde güzeldir. Birçok güzel anının güzelliğini paylaşılan dostluktan, mutluluktan alırsın. Sevinç paylaşıldığında anlam bulur... Sevgi de.. Mutluluk da.. Yani aslında yalnız kalmak istemez hiçbir yürek. Yalnız bırakın diye haykırdığında bile o kelimelerin bilinçaltında yardım edin sözcükleri yankılanır. Hayat paylaşıldıkça güzelleşir...

Mutsuz musun.

zaman: 10/30/2008 07:45:00 ÖS 0 yorum
Sanırım gerçek sıkıntı ve mutsuzluk bir olaydan kaynaklı ortaya çıkan bir duygu değil, hiçbir şey yokken bile seni sıkıntıyla sarıp sarmalayan duygudur. Hiçbir şey yok üzülecek.. Hiçbir şeyi önemsemediğin anda bile gözlerin dolabiliyor mu? Üzülebileceğin şeyler arayıp bulamayıp neler oluyor bana diye hiç haykırdığın oldu mu senin? Hiç bir şarkıya anlam yüklemeden ağlayabildin mi bir düşün? Halbuki her seni ağlatan şarkı kişilere veya olaylara indirgenmedi mi? Hayır. Herkes hissedemez mutsuzluğu hiçbir şey yokken. Belki biraz deli olmak lazım..

19 Ekim 2008 Pazar

Ateş

zaman: 10/19/2008 08:21:00 ÖS 0 yorum
Hayatın gün gün daha sertleştiğine şahit oluyorum. Artık daha az acıyor canım. Artık daha nasırlı yaralarım. Ruhum bir boksörün teni gibi artık aldığı darbelere karşı daha sert. Daha az iz kalıyor daha az iletiyor acıyı beynime. Ben artık daha az darbe alıyorum çünkü artık azbuçuk kestirebiliyorum yiyebileceğim yumrukların nasıl ve nereden geleceğini. Sessizliğim güçsüzlüğümle bağlantılı değil. Sadece ne kadar haykırsam da devam ediyor her şey. Susup dişlerimi dudağıma geçirip acının geçmesini beklemenin daha iyi olduğunu farkettim ben. Acıyı hissetttiğimde ne kadar karşı koyarsam o kadar daha derine işlediğini gördüm ben. Hani ateş içinde ne kadar çırpınırsan o kadar daha cok yakarmış ya.. Haydi kıpırdanmayı kes Aylin. Bak çırpındıkça daha çok acıyor canın..

Sokak çocukları..

zaman: 10/19/2008 07:58:00 ÖS 0 yorum
Büyüdükçe hayat sertleşir derlerdi küçükken. Anlamazdık elbet. Küçücük vücudumuzla koskocaman dünya yaratıp en sevdiğimiz oyuncaklarla içinde hayaller kadar güzel oyunlar oynardık.O dünya da hep gülümsemeler olurdu.Hiç üzüntü kedere yer vermezdik. O zamanlar pek de bilmezdik üzüntüyü kederi.. Bilirdik de üzüntülerimiz kücücüktü bedenlerimiz gibi. Çikolata almazlardı, dondurmamız erirdi, ayşe fatmayla bebek, fincan için falan kavga eder dururduk. Bunlardı en büyük dertlerimizdi bu yüzden gerçekten bilmezdik kederi, üzüntüyü ama bir de küçücük bedenlerde koskocaman yürek yaraları olanlar vardı. Onlar ta derinde hissederlerdi hüzünleri. Anne ve babayı sadece ceza kavramıyla özdeşleştiren, birçok yaraya ize sahip küçücük bedenlerdi onlar. Biz sokaklarda balonlarımızla oynarken onlar o balonlara sadece satabilmek için dokunurlardı. Biz yağmurlu günlerde anne babamızın koynunda okula giderken onlar sırılsıklam bir halde biraz daha para kazanmak için çabalarlardı. Onlarında kendi dünyaları olması gerekmiyor muydu içinde neredeyse tüm hayal ettiklerinin bulunduğu? Acaba onlarda bizim gibi hayaller kuruyorlar mıydı? Kurmazlar mıydı.. Elbette kurarlardı. Hepimiz cocuktuk. Hangi birimizin hayalden yarattığı ve inandığı kahramanlar olmadı ki? Sadece sanırım bizim hayal sınırlarımız daha genişti. Daha rahat gerçekleşebiliyorlardı. Onların ise acaba hiç gerçek oldu mu hayalleri? Nasıl hayal kurarlardı? ..
Duygularım çatırdıyor.. Yazıma devam edemiyorum. Üzüldüm sanırım..

18 Ekim 2008 Cumartesi

kısır döngü

zaman: 10/18/2008 04:13:00 ÖS 0 yorum
Mevsim sonbahar artık. Sonbahar portresinde hep yağmur olur. Yaprak kayıpları, vedalar, hüzünler.. Son jübilesini yapar sanki mevsim bir daha hiç gelemeyecekmiş gibi. Benliğim sonbaharda benim şimdi. Birçok hüzünlü şarkı çalarken yapraklar gibi döküyorum duygularımı. Yağmurlar gibi gözyaşlarım. Yağmurun kaldırım çizgilerini sildiği gibi yüz çizgilerim bulanıklaşıyor gözyaşlarıyla. Türlü türlü vedalar ediyorum giden herbir parçama. Bu son olmayacak değil mi. Daha birçok sonbahar göreceğiz. Baharda yeniden yeşeren tüm güzelliklernde sonu olacak.. mevsimi sonbahar.. Bir yaprağın bir daldan çıkışı ne kadar da özelken yine kuruyacak ve düşecek.. Ayaklar altında ezilecek.. Kısır döngü..

4 Ekim 2008 Cumartesi

The Blank

zaman: 10/04/2008 09:28:00 ÖS 0 yorum
Etrafındaki birçok insana rağmen eğer aşık değilsen bir tarafın hep yalnız gibidir. Dostlar, aile yerini doldurmaz bunun, inanmayın. O koskocaman bir boşluktur. Hele bir de doldurulacağına artık neredeyse hiç inanmıyorsanız koskocaman bir boşlukla yaşıyacaksınız demektir. Bazen bir tene, sizin için çarpan bir kalbe ihtiyacınız doruklara ulaşır. İşte o zamanlar varolmayanın acısını fena halde hissedersiniz. Başkaları sevdiklerinin omuzlarına başını koyar, sevgilerini yanaklarında, dudaklarında, vücutlarında hissederken sizde kirli olmayan birskançlık beliriverir. İşte asıl o zamanlarda gerçekten yalnız olduğunuzu hissedersiniz. Hayalleriniz de bile sınırlamalar oluşur. Şarkılar daha anlamsızlaşır. Güzel anılarınızın olabileceği en romantik yerlerde size yüreğinizde taşıdığınız boşluğunuz eşlik eder.
Aslında ne güzeldir sevgi değil mi. Birini sevmek ve karşılığını almak. En dertli anında bile birçok dostun ailenin yapamadığını onda görebildiğiniz anlar bile vardır. Ah ne mutheşemdir. Çünkü o tamamen size aitmiş gibi hissedersiniz. Bir anda hayatınıza girer ve bir anda her şeyiniz oluverir. Her şey...
 

Katze Copyright © 2012 Design by Antonia Sundrani Vinte e poucos