Büyüdükçe hayat sertleşir derlerdi küçükken. Anlamazdık elbet. Küçücük vücudumuzla koskocaman dünya yaratıp en sevdiğimiz oyuncaklarla içinde hayaller kadar güzel oyunlar oynardık.O dünya da hep gülümsemeler olurdu.Hiç üzüntü kedere yer vermezdik. O zamanlar pek de bilmezdik üzüntüyü kederi.. Bilirdik de üzüntülerimiz kücücüktü bedenlerimiz gibi. Çikolata almazlardı, dondurmamız erirdi, ayşe fatmayla bebek, fincan için falan kavga eder dururduk. Bunlardı en büyük dertlerimizdi bu yüzden gerçekten bilmezdik kederi, üzüntüyü ama bir de küçücük bedenlerde koskocaman yürek yaraları olanlar vardı. Onlar ta derinde hissederlerdi hüzünleri. Anne ve babayı sadece ceza kavramıyla özdeşleştiren, birçok yaraya ize sahip küçücük bedenlerdi onlar. Biz sokaklarda balonlarımızla oynarken onlar o balonlara sadece satabilmek için dokunurlardı. Biz yağmurlu günlerde anne babamızın koynunda okula giderken onlar sırılsıklam bir halde biraz daha para kazanmak için çabalarlardı. Onlarında kendi dünyaları olması gerekmiyor muydu içinde neredeyse tüm hayal ettiklerinin bulunduğu? Acaba onlarda bizim gibi hayaller kuruyorlar mıydı? Kurmazlar mıydı.. Elbette kurarlardı. Hepimiz cocuktuk. Hangi birimizin hayalden yarattığı ve inandığı kahramanlar olmadı ki? Sadece sanırım bizim hayal sınırlarımız daha genişti. Daha rahat gerçekleşebiliyorlardı. Onların ise acaba hiç gerçek oldu mu hayalleri? Nasıl hayal kurarlardı? ..
Duygularım çatırdıyor.. Yazıma devam edemiyorum. Üzüldüm sanırım..
19 Ekim 2008 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder