29 Aralık 2008 Pazartesi

Küçük yazılar..

zaman: 12/29/2008 07:32:00 ÖS
14:41 24/12/2008
'' ve başımdan geçen tüm olaylara rağmen hala incitilmek için sonsuz ve engellenemez bir potansiyelim olduğunu keşfettim.. ''


13:27 24/12/2008
Ruhunu, içini rahatlatan şeyleri iyi keşfetmeli insan diye düşünen biriyim. En sıkıntılı anlarda ne yapman gerektiğini bilmek gibisi yoktur.. Mesela ben özellikle su ve müzikle rahatladığımı farkettiğimden beri daha az yaralayan sıkıntılı günler yaşamaya başladım. Elbette her zaman aynı olamaz lakin her zaman bir kaçış planının olması insana güven ve huzur verir. Mesela yoga da beni kendime getiren nadir şeylerden biridir ya da müziğe kendimi bırakıp ruh halimi bana fısıldaması ve sanki ben kendi içimi döküyormuşum gibi beni rahatlatması paha biçilemez bir duygu.. Kendimi yemek yapmaya da verebilirim mesela.. Çok güzel şeyler hazırlarım.Hazırlaması bile ayrı bir keyiftir yemesi gibi.. Havuzu da severim ben.. Attığım her kulaçta ilerlediğim hissi, suyun tenimle uyumu bambaşka bir şeydir ardından havuzun jakuzisine ya da duşa girdin mi deymeyin keyfime... Kendini kefşetmek güzeldir...


13:20 24/12/2008
Kinaye ve betimlemeler kullanarak duygu ve düşüncelerimi yazamayı seviyorum.. Birçok edebi sanat kullandığımı farkeder oldum.. Bir de bi anda geliyor bu duygu.. Eğer kağıda ya da herhangi bir yere dökebilecek durumda değilsem kendi kendime sayıklayarak yitirip gidiyorum o cağnım cümleleri..


13:14 24/12/2008
Bir insan hakkında ne kadar da kolaydır kötü düşünmek eğer istiyor isen. Seçici odaklanmayla başlar. Aslında art niyet olmayan birçok davranışı dâhi kötü olarak yorumlayabilecek bir hale getirir insanı bu odaklanma.. Çok basittir insan karalamak. Her insanın kötü yanları da yok mudur? Hep mükemmel miyizdir ki? Hayat hep yingyang modunda değil midir halbuki? İşte bu düşünceleri gözardı edip, kendinizdekileri görmemezlikten gelerek karşındakini eleştirmeye başlarsın biranda sevdiğin ya da hiç tanımadığın nötr olduğun bir insan senin gözünde siyahlaşmaya başlar ve artık o kara listeye girmeye aday olmuş hatta girmiştir bile.. İstedi mi her yol paris tir insana..


13:05 24/12/2008
Değişmeden büyüyemezsin ama başkalarının kostümlerini giyerek de olamaz bu. Kendini her seferinde yeniden yaratmalısın adeta. Seni sen yapan yanlış şeyleri yine sana uygun olarak sen üreteceksin yoksa üzerinde emanet gibi dururlar.. Bari çalıyorsan bile üzerinde oynama yaparak kendi bedenine uygun hale getirt ki sen olsun artık onlar.. her yerde klonlaşmış bedenler, ruhlar... Özentilik, birinin çakması olmak böyle bir şeydir işte..


12:59 24/12/2008
İnsanlar zorla yaşatıyorlar duyguları kendilerine.. Birine karşı hissettiği duyguyu yoketmek için elinden geleni yapıyorlar mesela. Onu akıllarında kötülüyorlar, başka insanlara sarıyorlar ya da cok daha basit ve komik şeyler yapabiliyorlar. Kimisi de bak bu düzgün biri diyip kendini onu sevmeye zorlayabiliyor nitekim başarılı da olabiliyor ama ilerisinde gelen hayal kırıklıkları ve yaşadığı suni sevgi onu üzebiliyor da. Hiçbir şey hissetmediğin birinin elini tutmasına nasıl izin verebiliyor ki insan. Ya da hiç bir sıcaklık alamadığı bir tenle uyumak.. Sadece yanında birinin varolması adına yapılan boş eylemlerden ibaret. Halbuki sevdin mi ne de güzel gelir sevdiğinin teni insana. Nasıl da başkadır kokusu, sıcaklığı. Sanki dünyadaki en huzurlu yeri sadece orasıymış gibi.. Ama bu duygular da hakedene hissedildiğinde anlamlılaşıyor ve güzelleşiyor yoksa büyük hayal kırıklıkları olarak anılara gömülmeye mecbur kalabiliyorlar...


12:42 24/12/2008
En acı şey kendini kandırmaya çalışmaktır. En zoru da odur lakin.


12:39 24/12/2008
Kadın olarak doğmak; erkeklerin mülkiyetinde olan, özel, çerçevelenmiş bir yerde doğmak demektir. Kadınların toplumsal kişilikleri; böylesine sınırlı, böylesine koşullandırılmış bir yerde yaşayabilme ustalıklarından dolayı gelişmiştir. Ne var ki bu durum, kadının kendi öz varlığını ikiye bölmesine mâl olmuştur. Kadın, hiç durmadan kendisini seyretmek zorundadır. Her gittiği yerde kendi imgesiyle birlikte dolanır. Bir odada yürürken ya da bir cenaze başında ağlarken bile ister istemez kendini yürürken ya da ağlarken izler. Çocukluğunun ilk yıllarından başlayarak hep kendi kendisini gözlemesi, bunun gerekli olduğu öğretilmiştir ona. Böylece kadın, içindeki ' gözleyen' ve 'gözlenen' kişilikleri, kadın olarak onun kimliğini oluşturan; fakat birbirinden ayrı iki nesne olarak görmeye başlar..


12:37 24/12/2008
Durakta yanıma biraz olsun ısınmak, kardan kurtulmak ve sevilme isteğiyle gelen sokak köpeğini her zamanki gibi kırmayarak ısıtıp, sevgi dolu dokundum ona.. Dakikalarca sevdim.. Gitti geldi yine kendini sevdirdi bana. Yanaştı, sırnaştı Islaklığına, kirliliğine aldırmadan sevgi alışverişi yaşadık.. Köpeklerin o masumane ama birçok yaşadığı olayların izlerini taşdığı bakışları beni hep buruklaştırır. Gözlerinde hep bir dokunaklılık bulunur bakarlerken sizin yüzünüze sevgi dolu.. Kıyamam hiçbir zaman.. Etraftaki ay götür şunu, ay korkuyorum sözcüklerine aldırmadan ruhunu okşarım köpeklerin... Sevgi bambaşka bir şey..

12:31 24/12/2008
Gözlerinde yaşanmışlıkların izleri vardı bugün yanıma gelen çingene kızın. Bana soru sorup benle aynı otobüse binip benim yanımda olmanın keyfini bana sevgi dolu bakan gözlerinden anlıyordum.. Çok başkaydı bakışları. Sevgiye ihtiyac duyuyordu adeta.Her zamanki gibi toplum normlarından oluşmuş birkaç düşünce belirdi beynimde. Amacının hırsızlık ya da herhangi bir eylem olabilitesi düşüncesi lakin baktıkca kanımı ısıtan bir yüzü ve gülümseyişi vardı.. El salladık ve vedalaştık ben otobüsten inerken.. Uzun bir süre unutamam o bakışları..


19:46 24/12/2008
sorgulamalardan kurtulup da kabullenmeye dahası bazen de boyun eğmeye başladığımızda daha rahatlayacağız. Tahammül ve sabır duygumu yitirmek üzere olamam bunu zorlaştırıyor..

18:26 24/12/2008
Ben gizli bir alan içerisinde kamufle olmuş durumdayım aslında.. Sadece zeki ve sürekli yanımda olan insanlar bunu farkedebiliyorlar.. Görünmez ama çok sert duvarlarım var benim..


18:24 24/12/2008
İnsanlar zannediyorlar ki benimle kurdukları iki muhabbet onları cok özel kılıyor.. Bana yakınlaşmak için birçok engelli geçmiş zannediyorlar kendilerini.. Bir iki muhabbet ettiklerimden tutun hayatımda uzun zamandır varolanlar dahil.. Ama gözardı ettikleri birçok şey var.. Onlar ben izin verdiğim kadar yaklaşabiliyorlar bana istedikleri kadar değil.. Sizin sandığınız çok yakınlık aslında bence cok uzak bile olabiliyor bu yüzden bir bakmışsınız ben gitmişim... Kimsenin yeri garanti değildir...

0 yorum:

 

Katze Copyright © 2012 Design by Antonia Sundrani Vinte e poucos